Afrika’dan İnsan Hikâyeleri

Yarım Kalan Hayat Afrika kıtasında çok ses getirmiş bir yapım. Kenya´nın ilk Oscar adayı olan Yarım Kalan Hayat, bir yerli yapımın daha önce başaramadığı bir gişe başarısı da kazanmış. Alman yönetmen Tom Tykwer’ın desteğiyle çekilen Yarım Kalan Hayat, 1981 doğumlu Kenyalı yönetmenin Tosh Gitonga’nın ilk filmi.

Filmde taşradan çıkıp Kenya’nın başkenti Nairobi’ye gelen sinema ve oyunculuk meraklısı gencin Nairobi’nin sıcak ama sert iklimiyle yüzleşmesini ve azmini anlatıyor. Otobüsten iner inmez bütün eşyalarının gasp edilmesiyle Nairobi’nin nasıl bir yer olduğu gözümüzün önünde belirir. Büyük şehrin bütün olumsuzluklarını bir arada bir anda avucunu içinde bulan Mwas, mücadelenin, hırsın, suçun, fahişeliğin ve yozlaşmanın ortasında bir başına kalır. Nairobi’de iki kişilik bir hayatı yaşamaya başlayan Mwas hem oyunculuk seçmelerini kazanır hem de dahil olduğu çeteyle araba hırsızlığını meslek edinir. Üstelik çetenin liderinin fahişelik yapan sevgilisine de âşık olmaktan kendi alamaz.

yarım kalan hayat

Tiyatro seçmelerini kazanıp sahnede bir oyunda rol almaya başladığında oyunun kendisinde de keşfedilecek çok katman vardır. Oyunda yoksullar zenginlerin evine girerek hiçbir şeyi, çalmadan notlar bırakarak onlara varlıklarını hatırlatmak isterler. Adeta yönetmenin biz izleyicilere sunmak istedi gibi. Filmin önermesi ise tiyatro sahnesinde ki diyaloglarda gizli; “kimse başkasını hayatına bakmıyor.”

Güçlü bir oyunculukla çok sık karşımıza çıkmayan bu bölgeden gerçekçi sahneler içeren bir filmle karşı karşıyayız. Yönetmen bize bölgenin gerçekçi bir tablosunu sunarken tablonun tozpembe olmadığını en açık şekliyle gözler önüne seriyor.

Yarım Kalan Hayat

Yönetmen: David Tosh Gitonga

Yapım Yılı: 2012

Ülke: Kenya

 

Rıza Oylum

1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, Trakya Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Varlık, Virgül, Agora, Cumhuriyet Kitap, Film Arası, Kitapçı ve Edebiyathaber.net gibi farklı mecralarda sinema ve edebiyat merkezli metinler yayımladı. Uzakdoğu Sineması, Rus Sineması, Alman Sineması, Ortadoğu Sineması, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Doksanlar, Dünya Yazarlarından Yazarlık Dersleri, İran Sineması ve Film Gibi Geçti-Ediz Hun kitaplarını yazdı. Ulusal ve uluslararası festivallerde jüri, küratör ve yayın editörü görevlerinde bulundu. Türkiye’de ve yurtdışında ülke sinemaları üstüne konferanslar verip workshoplar yaptı. Halihazırda Üsküdar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi, Gazete Duvar’da köşe yazarı ve Seyyah Kitap’ın genel yayın yönetmeni olan Oylum; Türkiye PEN Yazarlar Derneği, FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu) ve FEDERO (Avrupa ve Akdeniz Film Eleştirmenleri Federasyonu) Üyesidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Film Kritikleri

Üçlü Bir Aşk Masalı: Ece, Mazhar ve İstanbul 

“Birlikte Öleceğiz”, ulusal sinemamızda cesaret edilmeyen bir anlayışla; erotizmden, melankoliye, politikadan kent sosyolojisine uzanan geniş bir nota zenginliğinde ritmini bozmayan usta bir müzisyeni hatırlatan, içine girmesi kolay olmayan fakat ruhuna ortak olunduğunda unutulmayacak bir deneyim sunan üstün bir sinema deneyimi sunuyor.  Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu’nun birlikte yazıp yönettikleri “Birlikte Öleceğiz” (2021) MUBI’de yayınlanmaya başladı. […]

Devamını Oku
Film Kritikleri

Erotizmden Pornoya, Yeşilçam’dan Japonya’ya

Hem Yeşilçam’da hem de Japon sinemasında yaklaşık aynı dönemde izleyici kitlesinin değişmesinden sonra seks filmleri furyası kendi izleyici kitlesini yarattı. Kadın bedeninin teşhiriyle başlayan bu akım, giderek kendini daha da dibe çekerek cinsel saldırı sahnelerinin yaygın olarak ortaya çıktığı bir yapıya dönüştü. 1960’lardan sonra dünyanın farklı yerlerinde kitlesel eğlence kültürü baştan sona değişmeye başlamıştı. Evlerde […]

Devamını Oku
Film Kritikleri

Büyük Yapıların Küçük Şeyler’i

Küçük Şeyler “Sahibi olmadığın, banka kredileriyle alınan evlerde, her an kovulabilecek işlerde günlerini geçiriyorken, aşkın, hayallerin, yapmak istediklerin sürekli baskılanıyorken ne kadar mutlu ve dengeli olabilirsin?” sorusuna cevap arıyor. Kimsenin elinde bir reçete olmadığı gibi Küçük Şeyler de izleyicilerine bu kısır döngüden nasıl kurtulacağımızı söylemiyor. Kıvanç Sezer’in ikinci uzun metraj filmi Küçük Şeyler, uluslararası festivallerden […]

Devamını Oku