2019’da Vizyon: Hollywood’a Karşı Ülke Sinemaları

2019’un genel olarak Hollywood tahakkümünün devam ettiği bir yıl olduğunu söyleyebiliriz. Bu yılın en orijinal iki tarafı göze çarpıyor. Biri Çin sinemasının yaptığı atılım ve dünyanın farklı yerlerinden animasyon projelerinin vizyonda kendilerine yer buluyor olması.

2016’dan beri her yıl bu ay, bir yıl içinde vizyona giren filmlerin ülkeler bazında istatistiğini yayınlarım. 2018’de 426 film vizyona girdi. 2017’de 375, 2016’de 360 film vizyona girmişti. 2018’de vizyona giren filmlerin 176’sı yerli, 250’si yabancı filmdi. Yabancı filmlerin yaklaşık 140’ı ABD yapımı, kalan 112’si ise dünyanın kalan ülkelerinin filmlerdi.

2019’a geldiğimizdeyse 394 film vizyona girdi Bu filmlerin 141’i yerli film, 253’ü ise yabancı film. Yabancı filmlerin 160 civarı ABD filmi geriye kalan 90 civarı film de dünya sineması örneği oldu.

ÜLKE SİNEMALARINDA FRANSA AĞIRLIĞI

Fransa her yıl olduğu gibi bu yıl da vizyona en çok film sokan ülke sineması. Hollywood’un ezici hakimiyetinden sonra ikinci sırada Fransız filmleri geliyor. Bu yıl 21 film Fransa menşeli. Beş Belçika filmini de ekleyince Fransızca konuşulan filmlerin sayısının öteki ülkelere göre baskın olduğunu söyleyebiliriz. Bu yıl da Fransa’dan sonra en çok film gördüğümüz Avrupa ülkesi Almanya oldu. 14 Alman filmi vizyona girmiş 2019’da.

İtalyan sineması bir süredir önemli bir varlık gösteremiyordu. Hem ticari sinema olarak hem de festival filmleri noktasında eski heybetinden uzaklaşmıştı. Bu yıl vizyonda daha fazla varlık göstermişler. Yedi İtalyan filmi vizyona girmiş.

İspanya’dan üç film vizyona girmiş. Biri Asghar Ferhadi’nin İspanya’da çektiği Herkes Biliyor’du. Uzak Avrupa ülkelerinde belirgin bir kıpırdanma var. Hem Nordik ülkeleri hem de öteki kuzey ülkelerinin toplamından altı film vizyona girmiş. İki de İrlanda filmi çıktı bu yıl karşımıza. 10 civarı İngiliz filmi var ama onların ABD ortaklıkları yoğun olduğu için değerlendirmek zor.

Orta Avrupa’dan genellikle birer film vizyona girerdi. Bu yıl çoğu Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinden film göremedik. Birer tane Yunan, Makedon ve Macar merkezli film izleyebildik sadece.

KOMŞU YAKIN, SİNEMASI UZAK

İç piyasasında çok sayıda film çeken Rusya’dan bu yıl altı film gördük. Ortalamanın üstünde ama baktığımızda bu filmlerin beş tanesi animasyon projesi. Bu yıl yetişkinler için sadece Kandemir Balagov’un çektiği Rusya’nın bu yıl ki Oscar Adayı Uzun Kız-Beanpole filmini gördük. Vizyonda Rus filmi izleyemedik ama Aralık ayında düzenlenen Randevu İstanbul Film Festivali’nde bu yıl odak ülke Rusya’ydı. Böylece Rus iç piyasasından festival kapsamında filmler izleme imkanımız olmuştu.

Rusya dışındaki öteki komşularımızdan da film görmek bu yıl pek mümkün olmadı. Bir Yunan filmi geldiğini yazmıştım. Bir değişiklik olarak Azerbaycan’dan bir korku filmi ve Lübnan’dan da bir film izleme imkanımız oldu. İran’dan da sadece bir film, Cafer Penahi’nin çektiği Üç Yüz filmini görebildik sadece. Bu vesileyle ilk kez duyurmuş olayım. 17-19 Ocak arasında İran Kültür Ateşeliği’nin çabalarıyla dokuz filmlik İran Film Günleri Beyoğlu Akademi’de sinemaseverlerle buluşacak. Ücretsiz olacak bu etkinlikte benim de biraz yardımım oldu.

UZAKDOĞU SİNEMASI REKOR KIRDI

Uzakdoğu ülkeleri, bu yıl rekorlar kırmaya başladı. Çin’den 10 film vizyona girdi. Filmlerin önemli bir kısmı animasyon filmler. 2019 Çin’den en çok filmin vizyona girdiği yıl oldu. Çin sinemasının yükselişini anlatmaya çalıştığım yazımı meraklılara tekrar hatırlatayım.

Güney Kore’den bu yıl dört film vizyona girdi. Vizyona giren filmlerden biri olan Güney Kore’nin Oscar adayı Parazit, yüz bine yaklaşan izleyici sayısıyla Türkiye’de en çok izlenen Kore filmi oldu. Daha önce en çok izlenen film Kim Ki Duk’un Boş Ev filmiydi ve izleyici sayısı 20 bindi. Bu rakamlara bakınca Parazit’in ne kadar önemli bir izleyici sayısı yakaladığı daha iyi anlaşılır oluyor. Japonya’dan iki film izleyebildik. Japon sineması eski heybetinden uzaklaşmaya başladı. Bunu vizyondaki filmlerden de görebiliyoruz.

DİĞERLERİ

Bu sene Latin Amerika’dan üç film vardı. Şili’den bir film, Kolombiya’dan ülkenin Oscar adayı Monos’la bir film ve Peru’dan bir çizgi film.

Bu yıl Hindistan’dan da bir film girebildi vizyona. Avusturalya ve Kanada’dan bazıları ABD ortaklı iki-üç film karşımıza çıktı.

Genel olarak Hollywood tahakkümünün devam ettiği bir yıl olduğunu söyleyebiliriz. Bu yılın en orijinal iki tarafı göze çarpıyor. Biri Çin sinemasının yaptığı atılım ve dünyanın farklı yerlerinden animasyon projelerinin vizyonda kendilerine yer buluyor olması. Perulu, Pakistanlı, Alman ve Çinli animasyon yönetmenleri eserleriyle bu alanda ABD tekeline karşı somut adımlar attıkları görülüyor. Her yıl yazdığım bu en sıkıcı ve en rakamı bol yazıyı aynı dilekle bitiriyorum: Vizyonun Hollywood tahakkümünü kırmış ve dünya sinemasıyla çeşitlenmiş halde sürmesi umuduyla…

Rıza Oylum

1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, Trakya Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Varlık, Virgül, Agora, Cumhuriyet Kitap, Film Arası, Kitapçı ve Edebiyathaber.net gibi farklı mecralarda sinema ve edebiyat merkezli metinler yayımladı. Uzakdoğu Sineması, Rus Sineması, Alman Sineması, Ortadoğu Sineması, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Doksanlar, Dünya Yazarlarından Yazarlık Dersleri, İran Sineması ve Film Gibi Geçti-Ediz Hun kitaplarını yazdı. Ulusal ve uluslararası festivallerde jüri, küratör ve yayın editörü görevlerinde bulundu. Türkiye’de ve yurtdışında ülke sinemaları üstüne konferanslar verip workshoplar yaptı. Halihazırda Üsküdar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi, Gazete Duvar’da köşe yazarı ve Seyyah Kitap’ın genel yayın yönetmeni olan Oylum; Türkiye PEN Yazarlar Derneği, FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu) ve FEDERO (Avrupa ve Akdeniz Film Eleştirmenleri Federasyonu) Üyesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya Sinemaları

Arka Bahçede Yeşerenler: Latin Amerika’da Sinema

Bu coğrafyada sinema, halkın sesini duyurduğu platformdur. Olabildiğince toplumsal bir sinema olan Latin sineması, özellikle Küba Devrimi’nden sonra yoğunlaşan gerilla hareketleri ile kendini var etmeye çalıştı. Nikaragua’da Sandinistalar, Meksika’da Zapatistalar, Peru’da Aydınlık Yol gibi hareketlerin toplumsal hayattaki yerleri Latin Amerika sinemasını doğrudan etkiledi. Bolivya’da türlü oyunlarla devlet başkanı Morales yönetimden el çektirilince, haritada yerini göstermekte […]

Devamını Oku
Dünya Sinemaları

Yaxşı Filmler Diyarı: Azerbaycan Sineması Çıtayı Yükseltiyor 

Hilal Baydarov’un yönettiği “In Between Dying” filmi, Venedik Film Festivali’nde ana yarışmaya seçildi. Hem Hilal Baydarov’un Venedik başarısı hem de 2 Ağustos Azerbaycan Kino (Sinema) Günü vesilesiyle 2 bölüme sığdırmaya çalışacağım 2000 sonrası Azerbaycan sinemasından dem vurmak istiyorum.  77. Venedik Film Festivali’nde ana yarışmada Altın Aslan için yarışacak filmler açıklandığında tarihi bir an yaşandı. İlk […]

Devamını Oku
Dünya Sinemaları

Umudun Görselliği: Küba’da Sinema 

Virüsün her yere yayıldığı dönemde zengin insanların çıktıkları gemi seyahatinde virüse yakalanmalarından sonra hiçbir ülkenin onları kabul etmeyip ortada kalmalarının ardından Küba, bu insan grubunu limanına konuk edip sağlıklarına kavuşturmak için çalışmaya başladı. Bu hafta, dünyaya unutturulmaya çalışılan bir sağlık yaklaşımını hatırlatan Küba’nın sinemasından bahsetmek istiyorum. Yazıda; yoksul, güler yüzlü ve eğlenmeyi bilen insanlarının sinemayla […]

Devamını Oku