Oscar’ın Türkçe Filmleri

Oscar yarışı son düzlüğe girdi. Bu yıl listelerde benim nazarımda en dikkat çekici şey ortaya çıkan çok dilli yapı. En İyi film dahil 6 kategoride Kore filmi Parazit aday olurken, en iyi belgesel kategorisinde Makedonya’nın Oscar adayı Honeyland da yer alıyor.

Belgeselde, Hatice Muratova Makedonya’nın sarp dağlarında bal toplayarak geçimini sağlayan azimli bir Makedon Türküdür. Doğayla kurduğu ilişki bir sömürü ilişkisi değil, adeta doğayla tümleşik bir canlının yaptığı gibi çiçeğin, böceğin de hakkını veren, arıların bütün ballarını almadan onların da yaşam konforunu koruyan bir karakter olarak karşımıza çıkar. Endüstrileşen bal ticaretine karşı Muratova olanca doğallığıyla adeta insanlığın son temsilcisi gibi onurlu bir mücadele veriyordur. Oldukça başarılı bir sinematografiyle çekilmiş olan belgesel, büyük ekranda izlenmeyi hak eden bir yapım.

Fransa’nın Oscar adayı Sefiller, Victor Hugo’nun Sefiller romanının geçtiği yerde günümüzde yaşayan banliyölerdeki çeteleşmiş gruplarla, kirlenmiş polislerin ilişkisini o mahalledeki çocukların gözünden yansıtmayı seçen, Afrika kökenli siyahi yönetmen Ladj Ly’nin ilk uzun metraj filmi. Güncel Paris dinamiklerini oldukça gerçekçi bir tabloyla yansıtan yapım, yönetmenin yoksul banliyö mahallerine uzak olmadığını hissettiren bir çalışma.

TÜRKÇE MAKEDON BELGESELİ

Honeyland’ı izlerken belgeselin ana karakteri olan Hatice Muratova’nın Makedon dağlarında konuştuğu Türkçenin duruluğunu da izlemiş olacağız. Neredeyse bütün belgesel Türkçe olan bu yapım bir anlamda Türkiye adına yarışmasa da Türkçeyi uzak diyarlarda duyuran bir yapım oldu.https://www.youtube.com/embed/D0rnXplEvrk

Oscar yarışında Türkiye’nin şansı hiç yaver gitmedi. Ama Türkçe filmler bazen farklı ülkeler namına bu yarışa katılıp Oscar yoluna düştüler. Bu hafta Honeyland vesilesiyle farklı ülkeler namına Oscar yarışına düşen Türkçe filmlerden beis açalım.

Susuz Yaz, Uçurmayı Vurmasınlar, Piyano Piyano Bacaksız, Manisa Tarzanı, Eşkıya, Gönül Yarası, Dondurmam Gaymak, Takva ve Bal Türkiye’nin heykelcik için Amerika’ya yolladığı filmlerden.

Oscar yarışında Türk sineması bir türlü istediği başarıyı yakalayamadı. Çok yaklaştığı yıllar oldu. Özellikle Üç Maymun ve Bir Zamanlar Anadolu’da filmleri Oscar alacak potansiyeli olan filmlerdi. Türk sinemasının Oscar adaylığı konusunda en büyük başarı 2009’da elde edildi. Üç Maymun ilk 9’a girdi. İlk beşe giren filmimiz olmadı. Politik sebeplerle Türkiye’nin Oscar yarışına yollamadığı filmler de oldu. 1982’de Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü kazanan Yol filmi Oscar yarışına yollanamamıştı. Darbeci generaller yasakladıkları bir filmle Oscar yarışına giremezlerdi kuşkusuz.

‘YABANCI’ TÜRKÇE FİLMLER

Farklı ülkelerin aday gösterdiği Türkçe filmler Türkiye’nin gösterildiği filmlerden daha başarılı oldu. 1990’da Anadolu’dan bir ailenin İsveç’e göç etmesini anlatan Umuda Yolculuk, Oscar yarışında birinci olmuştu. Umuda Yolculuk, Xavier Koller yönetiminde çekilmiş, Türkiye’de yaşayan Maraşlı Alevi bir ailenin yasa dışı yollarla hiç bilmedikleri İsviçre’ye girmeye çalışmasını anlatıyordu. Film; İngiltere, İsviçre ve Türkiye’nin ortaklığında yapılmıştı. Senaryosunu Feride Çiçekoğlu’nun yazdığı yapımın başrollerini ise Nur Sürer, Necmettin Çobanoğlu, Emin Sivas, Yaman Okay ve Mathias Gnadinger paylaşmışlardı. İsviçre adına yarışan film, Oscar başarısını bir Anadolu hikâyesiyle Xavier Koller’in kariyerine yazdırmasını sağlamıştı.https://www.youtube.com/embed/5k4YXOuI3E0

Nihat Seven’in 2014 yapımı Uzun Yol Filmi de İngiltere namına Oscar yarışına aday olmuştu. Evlendiği eşi ve çocuğundan uzaklaşıp kumar masalarıyla yakın ilişki kuran bir kamyon şoförüne odaklanan film, Oscar’da başarı gösteremedi ama yıllar sonra ilk defa Türkçe bir film farklı bir ülkenin adayı olmuştu. Avrupa ülkelerinde bu ödülü hiç alamayan az sayıdaki ülkeden biri İngiltere. Belki de ilk defa “Güneş Batmayan İmparatorluk” İngilizce’den ötürü bir başarı kıstasında geriye düşmüş oldu. Zira ödül, İngilizce çekilmeyen filmlere veriliyor. İngiltere’nin birkaç sefer aday olmuşluğu var ama bu aday filmler Galler’de çekilen Gallerce filmlerden ibaret. Bu yüzden İngiltere, ortaklığı olan farklı dillerdeki filmlerle Oscar yarışına dahil oluyor. 2016 yapımı Korkunun Gölgesinde filmi de İran kökenli Babak Anvari’nin Farsça çektiği çok başarılı bir korku filmi olarak İngiltere’nin Oscar adayı olmuştu.

Deniz Gamze Ergüven’in 2015 yapımı filmi Mustang, aynı yıl Türkiye’de geçen Türkçe bir film olarak Fransız yapımcısının varlığından ötürü Fransa’nın Oscar adayı olmuştu. Yönetmen Türkiye yerine Fransa adına aday yapılma serüvenini şu şekilde anlatıyor: “Her şey çok hızlı gelişti, Türkiye’nin hayır dediği günün ertesi günü, Fransız yapımcı Fransa’da aday gösterilmesi için yasal başvuru yaptı. İlk noktadan itibaren biz filmi prodüksiyondan çıkarttığımız andan itibaren Fransa sarıldı filme. Ben Fransız Kültür Bakanlığı’na davet edildim, tamamen kucaklandı. Zaten Cannes Festivali’nde Fransa’yı temsil etmiştim. Beni tamamen benimsediler hiçbir ayrım yapmadan. Ben onların gözünün önünde büyümüş bir yönetmenim, yapımcım Fransız.’’(https://www.amerikaninsesi.com/a/oscar-adayi-yonetmen-otekilestirdim/3084436.html) Fazlaca oryantalizm kokan Mustang’ın festivallerde önü oldukça açıktı. Oscar yarışında da son beş filme kaldı. Oscar alamasa da yönetmenin kariyerine inanılmaz bir katkı yaparak Hollywood’a transfer olmasını sağlamıştı. Hollywood’da çektiği ikinci filmi Kings’te, 1992’de Afrikalı kökenli ABD vatandaşı Rodney King’i darp eden polislerin serbest bırakılmasıyla başlayan Los Angeles olaylarını konu edindi. Bu filmde ilk filmin yaptığı etkiyi yapamasa da Oscar akademisine de seçilen yönetmen, ilk uzun metraj filmiyle edinilmesi zor bir kariyer sıçraması yakalamış oldu.https://www.youtube.com/embed/wqqED5AG1fM

Yabancı Filde En İyi Film kategorisi Oscar ödülünün dünya sinemasına bıraktığı küçük bir pencere. Ve bu pencereden son yıllarda olanca yakıcılığıyla sarsıcı güneş Hollywood’un üstüne doğru gelmeye başladı. Öyle ki artık bu kategori de olanlar öteki kategorilere de uzanmaya başladılar. Amour ve Roma filmlerini istisna görürken bu yıl Parazit 6 dalda aday oldu. Ülke sinemalarının gözle görünür hale gelen yükselişi sinemanın hakim yapılarının da artık daha fazla farklı dillerde çekilen filmlere alan açmaya mecbur kaldıklarını gösteriyor. Bu genişleyen çerçeve içinde umarım Türkçe çekilen filmler de kendilerine daha fazla yer bulmaya devam edecekler.

Rıza Oylum

1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, Trakya Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Varlık, Virgül, Agora, Cumhuriyet Kitap, Film Arası, Kitapçı ve Edebiyathaber.net gibi farklı mecralarda sinema ve edebiyat merkezli metinler yayımladı. Uzakdoğu Sineması, Rus Sineması, Alman Sineması, Ortadoğu Sineması, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Doksanlar, Dünya Yazarlarından Yazarlık Dersleri, İran Sineması ve Film Gibi Geçti-Ediz Hun kitaplarını yazdı. Ulusal ve uluslararası festivallerde jüri, küratör ve yayın editörü görevlerinde bulundu. Türkiye’de ve yurtdışında ülke sinemaları üstüne konferanslar verip workshoplar yaptı. Halihazırda Üsküdar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi, Gazete Duvar’da köşe yazarı ve Seyyah Kitap’ın genel yayın yönetmeni olan Oylum; Türkiye PEN Yazarlar Derneği, FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu) ve FEDERO (Avrupa ve Akdeniz Film Eleştirmenleri Federasyonu) Üyesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Türk Sineması

Sinemada Atatürk: Kutsalın Dayanılmaz Ağırlığı

Disney +’ın Cumhuriyet’in 100. yılı için yaptırdığı Atatürk dizisini platform bünyesinde yayımlamaktan vazgeçip sinema ve televizyon yayını olarak vereceğini duyurmasından sonra ortaya çıkan durum aslında 100 yıldır tekrar eden bir Atatürk filminin yapılamama hikayesinin devamı. Atatürk’ün hayatı henüz yaşadığı dönemden başlayarak sinemaya çekilmeye çalışılsa da bir türlü istenilen sonuç ortaya çıkmadı. Ulusal sinemamızın tabu konularından […]

Devamını Oku
Türk Sineması

‘Güz Sancısından ‘Kulüp’e: Sinemada 6-7 Eylül Olayları

Üzerinden 67 yıl geçen bu kara günleri ısrarla yok sayarak, görmezden gelerek yıllarımızı geçirdik. Son derece trajik insan hikâyelerinin olduğu bu konuyla ilgili çekilen 2 dizideki birer bölümün yanında 1 tane de filmimiz var. Tomris Giritlioğlu’nun “Güz Sancısı” filmi. 67 yılın özeti, çekilen iki dizide birer bölüm, bir de sinema filmi… Netflix’te yayımlanan “Kulüp” dizisi, […]

Devamını Oku
Türk Sineması

Sarraf Salomon’dan Sokak Kızı Kirpi’ye: Sinemamızın Yahudileri 

Ulusal sinemada Yahudiler, adeta yokmuşçasına birkaç karikatür tiplemenin ötesine geçemediler. Geniş toplum kesimleri için bilinmezliklerini korudular. “Kulüp” dizisinde bir anda karşımızda beliren İstanbul fonundaki Yahudi cemaatinin bireyleri, yaşam pratikleri ve kültürleri biraz da bu bilinmezlikten ötürü büyük ilgi gördü. Sinemamız titiz bir yaklaşımla dilini ve konu çeperini zenginleştirdikçe “Kulüp” gibi yenilikler içeren dizilerin gördüğü ilgiyi […]

Devamını Oku