Mestia’nın doğasını hatırlatan, özellikle aynı iklimin ürünü Karadeniz bölgemiz ne yazık ki sinema festivalleri namına en zayıf hattımız. Enfes bir doğaya sahip olup da her geçen gün biraz daha beton yığınlarıyla doldurduğumuz Karadeniz kıyıları bir tematik festivali fazlasıyla hak ediyor. Mestia Film Festivali, bu yolda 2. yılını geride bırakırken umarım bizim festival yapıcılarımıza yol gösterici olabilir.
Bu yıl 17-21 Ağustos tarihleri arasında 2’ncisi yapılan Mestia Uluslararası Kısa Film Festivali’ni takip etmek için Gürcistan’ın Rusya sınırındaki Mestia kasabasına geldim. Tiflis’ten 8 saat süren oldukça zorlu bir yolculuktan sonra ulaşılan Mestia, özellikle dağcılar için çok meşhur bir yer. Dağ turizminden sonra artık sinema çevrelerinde de bilindik bir yer olması için bir festivale kavuşan Mestia, film festivaliyle birlikte bakir doğasını sinemacılar için görücüye çıkararak yeni mecralara açılmak istiyor.
Şili’den Nepal’e kadar 20’den fazla ülkeden seçilmiş filmlerin gösterildiği festivalde dağ temasına odaklı filmler de özel olarak gösteriliyor. Tam da Mestia’nın ruhuna uygun olarak dünyanın farklı yerlerindeki dağlara odaklanan filmler, bu nadide doğanın arasında bir araya geliyor. Sırtımızı Kafkas Dağları’nın olanca ihtişamına yasladığımız Mestia’da dünyanın farklı yerlerinden sinemacılar Gürcistan’ın kendine has kültürünü oluşturan danslarını, tarihini ve tabii ki enfes yemeklerini tadarak ülkelerine yeni deneyimler elde ederek dönmüş oluyorlar. Bu yıl odak ülkeyse şaşırtıcı olmayacak şekilde Ukrayna.
FARKLI ÜLKELERİN GAZETECİLERİ MESTIA’DA
Mestia Uluslararası Film Festivali, farklı ülkelerden yönetmenlerin yanında benim gibi sinema yazarı gazetecileri de konuk etti. İngiltere’den Mısırlı Nesrin Allam, Güney Kore’den Jaewon Sheol, Hindistan’dan Siraj Syed ve Ukraynalı Vladislav Davidson’la birlikte takip ettiğimiz festivalde farklı ülkelerin sinemalarını da konuşma fırsatı bulduk. Herkesin odağı ise Güney Kore filmleri oldu. Güney Kore’den bir sinema yazarı bulunca, Jaewon Sheol’a soruların ardı arkası kesilmedi.
TÜRKİYE’DEN MEGALOPOLIS FİLMİ MESTIA’DA
20’den fazla ülkeden gösterilen filmler arasında Türkiye’den de bir yönetmenimizin filmi ilk defa burada gösterildi. Çok sayıda en iyi film ödülü bulunan Oğuzhan Kaya’nın deneysel çalışması “Megalopolis”, Mestia’da izleyiciyle buluştu. Oğuzhan Kaya önceki filmlerinde olduğu gibi görsel bir anlatım diline yaslanıp sinemanın temel dayanağı olan söyleyerek değil göstererek imge dünyasının derinliklerine seslenen evrensel bir sinema dili tutturmaya çalışıyor.
ÖZGÜN MASTERCLASSLAR
Tematik ve butik yeni bir kısa film festivali için beklenmeyecek zenginlikte masterclasslar da festival kapsamında izleyiciyle buluştu. Mestia’da; “Cengizhan”, “Mulan”, “Tomiris”, “47 Ronin” gibi çok sayıda filmin aksiyon sahnelerinde göçebe isimli dublör ekibiyle yer alan Kazakistanlı uluslararası dublör Zhaidarbek Kunguzhinov, filmlerde yaşadıklarını ve işinin inceliklerini anlattı. Kunguzhinov; “Diriliş Ertuğrul” ve “Vatanım Sensin” gibi dizilerde de özellikle aksiyonlu atlı sahnelerinde dublör ekibiyle yer almış.
60’tan fazla filmin kurgusunu yapan Fransız kurgucu Hervé Schneid ilk sahnenin önemi üstünde durduğu bir masterclass verdi. Schneid; “Amélie”, “Şarküteri”, “Ölümcül İçgüdü” gibi meşhur Fransız filmlerinin kurgucusu.
Başka bir masterclass ise Altın Küre Ödülleri’ni veren Hollywood Yabancı Basın Birliği (HFPA) üyesi, sinema yazarı Barbara Gasser tarafından verildi. Gasser, olanca sempatikliğiyle yerelliğin öneminden bahsedip farklı ülkelerden filmlerin İngilizce değil, kendi dillerinden olmasının öneminden bahsetti.
TEMATİK FESTİVAL EKSİKLİĞİ
Bizi ağırlayan Mestia Belediyesi Kültür Departmanı Müdürü Gegi Paliani, Festival Direktörü Khatuna Khundadze, uluslararası İlişkiler sorumlusu Sali Chokheli bu zorlu coğrafyada evimizin konforunda bir festival deneyimi yaşamamız için her şeyi hazırlamışlar. Gürcistan’ın tarihi, yemekleri ve coğrafyasının bilgisini yorulmadan bize sunan Tiflis Havaalanı’ndan başlayarak bizi yalnız bırakmayan uzman rehber Davit Nozadze, komşu ülkeyi yakından tanımamızı sağladı. Bu ekip umarım dağ temasıyla butik festivalin iyi bir örneğini geliştirmek için yoluna devam eder. Komşu ülkelerimizde nitelikli festivallerin çoğalması, bütün bölge ülkeler için motive edici olacak.
Türkiye’de özellikle son yıllarda artan kısa film festivallerinin ne yazık ki önemli bir kısmının bulundukları şehirlerle kurdukları bir tematik bağı yok. Neredeyse aynı filmlerin gösterildiği kısa film festivalleri ne özgünleşebiliyorlar ne de kurumsallaşabiliyorlar. Farklı şehirlerde, farklı temalara odaklanan festivallerimiz olsaydı hem tanınmışlıkları çok daha fazla olurdu hem de gösterdikleri filmler farklı olabilirdi. 4-5 film her yıl bütün festivallerde karşımıza çıkıyor. Mestia’nın doğasını hatırlatan, özellikle aynı iklimin ürünü Karadeniz bölgemiz ne yazık ki sinema festivalleri namına en zayıf hattımız. Enfes bir doğaya sahip olup da her geçen gün biraz daha beton yığınlarıyla doldurduğumuz Karadeniz kıyıları bir tematik festivali fazlasıyla hak ediyor. Mestia Film Festivali, bu yolda 2. yılını geride bırakırken umarım bizim festival yapıcılarımıza yol gösterici olabilir.