“Mavzer”, insanın temel meselelerine seslenen, sinema salonunun sunduğu odaklanma içinde izlenmeyi hak eden başarılı bir son dönem yerli sinema örneği. İzleyiciyi etkileyici bir görselliğin içinde, kendi muhasebesine yönlendirme gücünü bünyesinde taşıyor.
Yerli filmler arasında yer alan Fatih Özcan’ın yönettiği “Mavzer”, insanın kendisiyle ve doğayla mücadelesine dair oldukça başarılı bir örnek. İlk gösterimini Saraybosna Film Festivali’nde yapan “Mavzer”, Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Görüntü Yönetmenliği Ödülü’nü almıştı.
‘KURT İNİNDE VURULMAZ’
Fatih Özcan ilk yönetmenliğinde Orta Anadolu’da bir dağ köyünde yaşayan, hayvancılıkla geçinen geniş aileye odaklanıyor. Ailenin büyük oğlu Veysi, oğlu Mustafa’yla birlikte büyük koyun sürülerini otlatırlarken kurt saldırısına uğrarlar. Koyunların büyük kısmı telef olur. Kurt saldırısını defedememeyi elindeki tüfeğin yetersizliğine yoran Veysi, sürekli hayalini kurduğu üstün bir tüfek olan mavzeri edinmenin yollarına bakmaya başlar. Kasabadaki silah satıcısına gidip mavzeri almak istediğinde satıcı, elindeki silahla bir kurt vurursa mavzeri ona vereceğini söyler. Veysi bu iddiayı kabul edip dağlara uzandığında bir kurttan fazlasını vurur ancak en önemli kuralı ihlal etmiştir: “Kurt ininde vurulmaz”. Artık hırsına yenilerek elde ettiği bir mavzeri vardır ama köyüne döndüğünde cenazesine yetişemediği babası yoktur. Üstelik kardeşi de miras derdiyle ona düşman olmuştur. Dağlardaki düşmanıysa dişisini ve yavrusunu kaybeden erkek kurttur.
İKİLİ BİR ÇATIŞMA: HEM İNSAN HEM DOĞAYLA MÜCADELE
“Mavzer”de ikili bir çatışma örgüsü kurulmuş. Dişi kurdu ve yavru kurdu doğanın yazılmamış kuralını ihlal ederek ininde öldüren Veysi, artık alfa kurdun düşmanıdır. Doğa ve insan çatışması kurt ve insan üzerinden film boyuncu gerginliğini korur. Veysi ve kardeşinin çatışması ise Habil ve Kabil rekabetine belirgin bir göndermedir. Buradaki çatışma da insanın nefsiyle girdiği çatışmadır. Veysi’nin kendisini üstün görmesi, kardeşinin hem ailede hem de eşinin gözünde başarısız ve hakir görülmesi miras paylaşımında bir katarsis gibi gün yüzüne çıkar. Kardeşi payına razı gelmez, artık yok sayıldığı bu dünyada pay sahibi olmak istiyordur. Veysi, hem kardeşinin yok sayılan gurunun şiddetiyle uğraşacaktır hem de kendi hırsının kurbanı olup yok ettiği ailesinin intikamını almak isteyen kurtla.
BAŞARILI OYUNCULUKLAR
Yerli filmlerde sıkça karşımıza çıkan bazı oyunculuk sorunları bu filmde karşımıza çıkmıyor. Kısıtlı zaman diliminde dizi oyuncularıyla çekilen filmlerde abartılı teatral oyunculuklar, güzellikleriyle ön plana çıkan kadınlardan köylü kadını yaratma çabaları, Türkçenin yerel dinamiklerine hâkim olamama gibi kronik yerli sinema sorunlarını yönetmen bu filmde aşabilmiş. Oyunculuklar oldukça yetkin çizgi içinde Orta Anadolu’da bir dağ köyünde olma hissini verebiliyor. Veysi rolündeki Serhat Kılıç’ın rolle bütünleşmiş oyunculuğu filmin etkisini oldukça arttırıyor. “Mavzer”de insan kadar hayvanların da oyunculuğundan bahsetmeli. Zira filmdeki kurt da en az insanlar kadar çatışmanın merkezinde yer alıyor. “Game of Thrones” dizisinde gördüğümüz kurtlar, bu film için Anadolu’ya getirilmiş. Yönetmen, kurtların profesyonelliğine vurgu yapmak için Boğaziçi Film Festivali’ndeki gösterim sonrasındaki söyleşide “Kurtların kaşesi oyunculardan fazlaydı” ifadesini kullanmıştı. Filmin çarpıcılığını oldukça artıran kurtların kullanıldığı sahnelerde, atmosfer oldukça gerçekçiydi. Anadolu’daki kurt soylarından farklı bir görünümleri olan kurtlar olanca parlaklıklarıyla ithal hallerini yansıtsalar da doğayla uyumlu bir performans gösteriyorlar.
GÜÇLÜ BİR SİNEMATOGRAFİ
Niğde’de henüz dokusu bozulmamış bir köyde çekilen “Mavzer”, görüntü yönetimi, kostüm ve mekân tasarımıyla da abartıdan uzak ve gerçekçi bir tablo vaat ediyor. Kış şartlarında yüksek rakımlı bir bölgeyi resmeden film, hem iç mekanların kullanımında hem da köy çevresi ve doğa çekimlerinde başarılı tablolar ortaya koyan güçlü bir sinematografiyi bünyesinde barındırıyor.
Yönetmen filmini, “Doğadan çok uzaklaştık. Artık büyük dağları görmek, hayvanları tahayyül etmek şehirde yaşayan insan için ibret ve öğüt olma vasfını yitirdi. ‘Mavzer’ belki de küçücük bir köyde, küçücük bir ailenin içerisinde bile bugün görmediğimiz o ormanlar, dağlar, dereler ve tepelerin de bir kimliği olduğunu, hayvanların da bir yaşam alanı olduğunu anlatan bir film” ifadeleriyle tanımlıyor. “Mavzer”, insanın temel meselelerine seslenen, sinema salonunun sunduğu odaklanma içinde izlenmeyi hak eden başarılı bir son dönem yerli sinema örneği. İzleyiciyi etkileyici bir görselliğin içinde, kendi muhasebesine yönlendirme gücünü bünyesinde taşıyor.