Yoksulluğun ‘Mülk’le İmtihanı

Nisan ayında yapılan 42’nci İstanbul Film Festivali’nde farklı ülke sineması örneklerini takip etmek mümkün oldu. Bu yıl 84 ülkeden 160 yönetmenin filmleri gösteriliyor. Bu zenginliğin en iyi tarafı yeni yönetmenler keşfetmek oluyor. Belki bir daha beyazperdede görme imkânı olmayacak filmler, festival vesilesiyle karşımıza çıkıyor. Böylece farklı ülkelerin sinema yaklaşımlarını, konu çeperlerini görmüş oluyoruz. Bu keşif sürecinde benim bu seneki ilk durağım Brezilya’dan Daniel Bandeira oldu.

Dünya prömiyerini 2023 Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde yapan “Mülk” filmini izlediğimiz Daniel Bandeira, Brezilya gerçekliğini sarsıcı bir gerilim içinde izleyicilerine sunmayı başarmış.

Latin Amerika’nin Sert Gerçekliği

Şehir hayatında gecekondulaşma, yönetimde uzun süre diktatörlükler, gelir dağılımında sarsıcı uçurumlar, ekonomik hayatta gayrimeşru para kazanmanın yaygınlığı Latin Amerika’nın karakteristik özelliklerini oluşturacak kadar yaygın gerçekler. Latin Amerika’da insan ilişkileri her zaman sert ve şiddet dolu oldu. Bu tablo, sanat ortamını da etkileyip ona şeklini veriyor. Latin sinemasında sokakta yoksulluk ve şiddet gündelik hayatın doğal bir parçası olarak sinemada da öne çıkıyor.

Hollywood Markajinda Latin Yönetmenler

Son yıllarda Latin Amerikalı yönetmenler, Hollywood yapımcılarının sıkı markajı altında. İlk filmlerini güç bela çeken Latin yönetmenler, tekrardan öteye gidemeyen Hollywood sinemasına yeni bir soluk, yeni bir kan getirdiler. Meksikalı Alejandro González Iñárritu, Guillermo del Toro, Jonás Cuarón Brezilyalı Fernando Meirelles son dönemin yaratıcı isimleri. Ancak zaman içinde Hollywood yolunu tutanların önemli bir kısmı özgünlüklerini olanca hızıyla saniyede 24 kareyle kaybediyorlar. Para ve özgünlük denklemini tutturmak çok zor. Amerika’da çalışmaya başlayan yönetmenler bir süre sonra lokal hikâyelerden uzaklaşabiliyorlar. Ancak yine de bu renkli coğrafya, yeni yönetmeler yetiştirmeyi sürdürüyor. Bunlardan biri de “Mülk” filmini izlediğimiz Brezilyalı Daniel Bandeira.

Mülksüzlere Bulaşmayin

Bir rehin alınma kaotikliğinin telefon kamerasıyla çekilmiş görüntüsüyle başlayan “Mülk”, bunun travmasını yaşayan varlıklı bir kadının kocasıyla birlikte kırsaldaki çiftlik evlerine gitmelerinin hikâyesini sunuyor.

Teresa ve kocası, kızlarını yurt dışına eğitim için yolladıktan sonra ailelerinin çiftlik evlerine gitmenin hazırlıkları içindedirler. Yeni zırhlı arabalarına binip yola çıktıklarında Teresa’nın henüz iyileşmemiş travmasının etkilerini görürüz. Yolculuk bitip de çiftlik evlerine vardıklarında yalnız olmadıklarını fark edip çiftliklerinde çalışan topraksız köylülerin isyanını fark ederler. Topraksız köylülere artık karın tokluğu ve barınma karşılığında çalıştıkları çiftliğin kapatılıp otel yapılacağı söylenmiş başlarının çaresine bakmaları istenmiştir. Bu çaresizliğin içinde tek kurtuluşlarını umuttan isyana çeviren köylülerle zengin çift arasında yaşanan gerginlik kısa sürede çatışmaya döner. Tek başına çok güvendiği zırhlı arabasına sığınan Terasa, arabanın kurşun geçirmez camlarının köylülerle arasına ördüğü duvara güveniyordur. Çiftlikten çıkamayan aracıyla pazarlık kanallarını kapatan Terasa, konfor alanını bir arabanın içi kadar küçülttüğünde inatçılığının sınırlarında gezinen yeni bir karakterle tanışırız.

Brezilyalı yönetmen Daniel Bandeira filminin temel çatışmasını oluşturan ülkesindeki sınıfsal keskin uçurumu oldukça çarpıcı şekilde özetlemiş: “Brezilya’daki “mülkiyet” bağlamı hemen hemen bugün de aynı. Yüzeyde çağdaş ama yine de son derece gerici bir yapısı var. Eski kodlar; emek, ırk ve sınıf ilişkilerimizi yönetiyor. Bu durum toplumda o kadar kökleşmiş durumdaki varsayımlara dayanarak hareket ediyoruz: Zenginler yoksulların kızgınlığından, yoksullar da zenginlerin kötü muamelelerinden korkuyor. Korku ve şiddet ilişkisi bu şekilde devam ediyor.”

 Zenginliğin olanca imkânlarına sahip olan amatör çizimlerle klasik bir duyarlı burjuva kadın imajı veren Teresa’nın travmalarıyla tanışıp onun sorunlarıyla empati yapmaya başladığımızda yönetmen bir anda yeni bir kitleyle tanıştırıyor bizi; Terasa ve kocasının ailesinden kalan topraklarının içinde yaşamaya çalışan topraksız köylülerle. Filmin bu iki taraflı yapısı içinde önce Teresa’nın psikolojik tahribatıyla tanışıp orta üst sınıf ailesiyle kurduğumuz bağ, yavaş yavaş yön değiştirip yoksulluk sarmalından çıkamayan, emekleri sömürülen köylülere doğru yer değiştiriyor. Yönetmen bu iki yapıyla özdeşlik dengesini asimetrik olarak devam ettiriyor. Kimi zaman tek başına kalan Terasa’nın mücadelesine ortak olurken kimi zaman da şiddetten başka bir kurtuluş yolu olmayan köylülerle yek vücut oluyor izleyici.

Yönetmen “Mülk” filmini ülkenin oldukça geleneksel ve bir o kadar da güncel bir meselesi üzerine bina etmiş. Çarpıcı bir gerilim hikâyesiyle izleyiciyi diri tutan film, etkileyici bir Latin Amerika sineması örneği olmuş.

Rıza Oylum

1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, Trakya Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Varlık, Virgül, Agora, Cumhuriyet Kitap, Film Arası, Kitapçı ve Edebiyathaber.net gibi farklı mecralarda sinema ve edebiyat merkezli metinler yayımladı. Uzakdoğu Sineması, Rus Sineması, Alman Sineması, Ortadoğu Sineması, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Doksanlar, Dünya Yazarlarından Yazarlık Dersleri, İran Sineması ve Film Gibi Geçti-Ediz Hun kitaplarını yazdı. Ulusal ve uluslararası festivallerde jüri, küratör ve yayın editörü görevlerinde bulundu. Türkiye’de ve yurtdışında ülke sinemaları üstüne konferanslar verip workshoplar yaptı. Halihazırda Üsküdar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi, Gazete Duvar’da köşe yazarı ve Seyyah Kitap’ın genel yayın yönetmeni olan Oylum; Türkiye PEN Yazarlar Derneği, FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu) ve FEDERO (Avrupa ve Akdeniz Film Eleştirmenleri Federasyonu) Üyesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Film Kritikleri

Asteroit Şehir: Wes Anderson’dan Postmodern Bir Deneyim

Wes Anderson’ın yeni filmi “Asteroit Şehir”, 16 Haziran’da sinemalarda gösterime girdi. “Asteroit Şehir”, ilk gösterimini mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde yapmıştı. Cannes’dan sonra hızlıca vizyonda karşımıza çıkan film, Tom Hanks, Margot Robbie, Jason Schwartzman, Scarlett Johansson, Jeffrey Wright, Tilda Swinton, Bryan Cranston, Edward Norton, Adrien Brody, Liev Schreiber, Hope Davis, Stephen Park, Rupert Friend, Maya […]

Devamını Oku
Film Kritikleri

John Wick Dünya Turunda

Son 10 yılın en ses getiren aksiyon serisi olan “John Wick”in 4’üncü bölümü, 22 Mart’ta vizyona girdi. 3’üncü bölümde High Table örgütüne olan bağlılığı sona ererek güvenlik koruması kaldırılan John Wick, bu bölümde özgürlüğünü elde etmeye çalışıyor. Film, 100 milyon dolara dayanan bütçesiyle bonkör bir dünya şehirleri seyri sunuyor. Bu filmde John Wick’in yakalanması için […]

Devamını Oku
Film Kritikleri

Üçlü Bir Aşk Masalı: Ece, Mazhar ve İstanbul 

“Birlikte Öleceğiz”, ulusal sinemamızda cesaret edilmeyen bir anlayışla; erotizmden, melankoliye, politikadan kent sosyolojisine uzanan geniş bir nota zenginliğinde ritmini bozmayan usta bir müzisyeni hatırlatan, içine girmesi kolay olmayan fakat ruhuna ortak olunduğunda unutulmayacak bir deneyim sunan üstün bir sinema deneyimi sunuyor.  Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu’nun birlikte yazıp yönettikleri “Birlikte Öleceğiz” (2021) MUBI’de yayınlanmaya başladı. […]

Devamını Oku